Bir engeli aşmak için gerekli enerjiye sahip değilsen, klasik fizik teorilerine göre o engeli aşamazsın.
Kuantum fiziğine göre ise çok düşük bir olasılıkla dahi olsa enerjinin yetmediği hallerde o engeli aşabilirsin.
Buna kuantum tünellemesi denir.
Fakat kuantum fiziği atom ve atom altı parçacıklarla ilgilenir. Senin atlamak, zıplamak, bir engeli aşmak gibi eylemlerin klasik fiziğin konusudur.
Yani, göstergeler alarm verirken ve sen dibe çökerken enerjini görmezden gelmen fiziğin sorunu değildir.
O engeli aşabilmek için kuantum fiziğin den medet umman ise hiçbir rasyonelliğe uymaz. Sonuçta bu kadar kompleks bir yapının süperpozisyona sahip olup hem orada hem de burada olabilme olasılığı neredeyse imkansızdır.
Daha fiziği tam olarak kavrayamamışken kuantuma göre “İnanırsam yaparım” gibi saçmalıklara hayatını heba etmen enerji israfıdır.
Asıl mesele ise sana hayatın olağan akışının kuantum değil de klasik fizikle daha çok ilişkili olduğunu söyleyenlere karşı üretmeye çalıştığın argümanların saçmalığına inanıyor olmandır. Ne yazık ki insan düştüğünde fiziği idrak eder ve çoğunlukla çoktan yara bere içinde kalmıştır bile.
Seni uyaranlar şunu çok iyi bilirler:
Fizikte bir cisim yere düşerse, Newton’un yerçekimi yasalarına göre bu beklenen bir sonuçtur. Yani cisim, yerçekimi kuvvetiyle çekildiği için düşer ve bu tamamen doğal bir olaydır. Sen bu beklenen duruma karşı direnip ve hatta söylenenlere kulak asmadığında söylenecek tek bir şey kalır: “Kendi düşen ağlamaz!” Çünkü beklenen ve doğal olana doğru gidişatın sorumlusu yerçekiminin varlığı değil senin enerjini bilmemen yani bizzat sensindir.