Ölü At Teorisi;
Eski bir deyiş vardır: “Eğer bindiğin atın öldüğünü fark ettiysen, yapılacak en iyi şey inmektir.”
Ancak birçok kurumda, attan inmek yerine şunları yapmayı tercih ederler:
• Atı hareket ettirmek için daha sert bir kırbaç kullanırlar.
• Atı incelemek üzere bir komite kurulur.
• Çalışanlara “ölü atları nasıl sürecekleri” konusunda eğitimler verilir.
• Atın adını değiştirip, “enerjisi kısıtlı at” gibi daha havalı bir isim takarlar.
• Atı terfi ettirip “ilham versin” diye üst pozisyona getirirler.
Özünde:
Artık işe yaramayan bir strateji, proje veya sistem varsa, ona daha fazla zaman ve kaynak harcamak yerine vazgeçmeyi bilmek gerekir. Israrla ölü atı sürmeye çalışmak, ekibi yorar, kaynakları tüketir ve yenilikleri engeller.
Liderler Nasıl Hareket Etmeli?
Dürüst Bir Değerlendirme Yapın:
Hangi projeler “ölü at”, hangileri “yaşıyor”? Verilere ve gerçekçi geri bildirimlere kulak verin.
Hızlı Karar Alın: İşe yaramadığı netse, “batık maliyet” tuzağına düşmeden o attan inin.
Yeniliğe Alan Açın:
Çalışanların yeni fikirleri denemekten korkmadığı bir kültür oluşturun. Hataları “öğrenme fırsatı” olarak görün.
Ekip Motivasyonunu Gözetin: Ölü atı sürmeye zorlanan ekipler, zamanla inisiyatif kaybeder. Onlara “anlamlı” işler sunun.
Unutmayın:
Başarı, bazen “daha çok çabalamak” değil, “neyi bırakacağını bilmekle” gelir. Zamanı, enerjiyi ve yeteneği geleceği inşa edecek alanlara kanalize edin.
Türk atasözü der ki: “Zorla güzellik olmaz.”
İş dünyasında da ısrarcı olmak her zaman erdem değildir.
